Beypazarı maden suyu, İsviçre'de yapılan bir tespit sonucu yüksek miktarda bor içerdiği iddiasıyla yasaklanırken, Ankara Beypazarı merkezli Beypazarı Karakoca firması bu iddialara karşı çıkarak önemli bir açıklama yaptı. Firma, sosyal medyada dolaşan iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve dezenformasyon amaçlı olduğunu belirtti.

Fındık Üretimini Tehdit Eden Kahverengi Kokarca: Erken Müdahale Şart! Fındık Üretimini Tehdit Eden Kahverengi Kokarca: Erken Müdahale Şart!

Firma Açıklaması ve Bor Elementi Üzerine Detaylar

Beypazarı Soda, yaptığı yazılı açıklamada, ürün içeriğindeki bor miktarının sağlığa zararlı olmadığını, uluslararası kabul gören standartlarda olduğunu ifade etti. Ayrıca, firmanın ürünleri için Türkiye'deki ve uluslararası sağlık regülasyonlarına uygun olduğunu ve düzenli denetimlerden geçtiğini belirtti.

Açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Avustralya Ulusal Sağlık ve Tıp Araştırmaları Konseyi, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından belirlenen içme suyundaki bor için sağlık temelli düzenleyici sınırların altında olduğu vurgulandı. Firma, Beypazarı maden suyunun 0,80 mg/lt bor içerdiğini, bu değerin uluslararası standartlarda kabul edilebilir olduğunu açıkladı.

Firmanın açıklamasında, İsviçre kaynaklı haberin yerel medyada yanlış ve abartılı bir şekilde sunulduğuna değinilerek, bu tür yanlış bilgilendirmelere karşı tüketicilerin doğru bilgilenmesi gerektiğinin altı çizildi. Ayrıca, Beypazarı Soda, tüketicilerin ve basın mensuplarının desteğine teşekkür ettiğini belirtti.

Beypazarı Soda, müşteri ilişkilerine verdiği önemi ve şeffaflık politikasını vurgulayarak, geçmişte İsviçre akredite analiz laboratuvarı EUROFİNS tarafından yapılan bor analiz sonuçlarını paylaştı. Firmanın, tüketicilere ve basına açık ve doğru bilgi sağlama konusundaki taahhüdü, yanlış anlamaların önüne geçmeye ve firma itibarını korumaya yönelik stratejik bir adım olarak değerlendirildi.

Bu açıklamalar, Beypazarı maden suyunun İsviçre'de yasaklanması olayının ardındaki gerçekleri aydınlatırken, uluslararası pazarda sağlık ve güvenlik standartlarına uygun üretim yapan firmaların karşılaştığı zorlukları ve algı yönetimi ihtiyacını da gözler önüne seriyor.