Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, "2025 yılına geldiğimizde 11 ilimiz artık deprem bölgesi olarak anılmayacak" diyen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum'a yanıt verdi. Görür, Bakan Kurum'un açıklamalarına sosyal medya platformu X üzerinden şu yanıtı verdi:
Görür'den Kritik Uyarı
Prof. Dr. Naci Görür, Bakan Murat Kurum'un Adıyaman'da yapımı devam eden kalıcı konutlar hakkında yaptığı açıklamaları eleştirdi. Görür, Bakan Kurum'un "2025 yılına geldiğimizde 11 ilimiz artık deprem bölgesi olarak anılmayacak" ifadelerine karşılık, "Sayın Bakanımızın iyi niyetinden şüphe etmiyor, neyi kastettiğini anlıyorum ama bir yanlış anlama olasılığını önlemek için bunu yazıyorum" dedi.
Görür, 6 Şubat depremlerini geçiren illerin Arap, Anadolu ve Afrika levhalarının sınırında bulunduğunu belirtti. Bu levha sınırlarının milyonlarca yıl daha levha sınırı olarak kalacağını ve deprem üretmeye devam edeceğini vurguladı. "Eğer siz o levha sınırına gerekli özeni göstermez ve bir levha sınırına özgü planlama, inşaat tipi, tasarımı, mimarisi, yapı malzemesi, mühendislik hizmeti, mikro bölgeleme, zemin vb. ayrıntılar getirmez, herhangi bir yer gibi sadece yap-satçı müteahhitlerle düzenlemeye çalışırsanız, 6 Şubat'ta gördüğünüz felaketi gelecek nesillerimize ihraç ederiz" ifadelerini kullandı.
Görür'ün açıklamaları, depremlerin önlenemeyeceği ancak etkilerinin azaltılabileceği gerçeğini bir kez daha hatırlattı. Deprem bölgelerinde yapılaşmanın bilimsel verilere dayanarak, mühendislik hizmetlerinin en üst seviyede kullanılarak yapılması gerektiğini vurguladı. Depremin doğal bir olgu olduğunu ve bu gerçeklikle yaşamayı öğrenmek gerektiğini belirten Görür, doğru planlama ve yapılaşmanın önemine dikkat çekti.
Deprem gerçeğiyle yüzleşen Türkiye'de, bilim insanlarının uyarılarına kulak vermek büyük önem taşıyor. Prof. Dr. Naci Görür'ün Bakan Murat Kurum'a yönelik yaptığı bu uyarı, deprem riski altındaki bölgelerde alınması gereken önlemleri bir kez daha gözler önüne serdi. Deprem bölgelerinde yapılacak çalışmaların, sadece bugün için değil, gelecek nesiller için de güvenli bir yaşam alanı sağlaması gerektiği unutulmamalı.